Nesnel gerçeklikten algıya, oradan bilgiye ve takibinde dile uzanan yolculuğu anlamak için DIKW piramidi faydalı bir çerçeve sunuyor.

 

İngilizce Data (Veri), Information (Enformasyon), Knowledge (Bilgi) ve Wisdom (Bilgelik) kelimelerinin baş harflerinden oluşuyor. Piramitin tabanında veri var. Hiyerarşik bir yapıda sırayla yukarı doğru tırmanılıyor.

 

Veri (Data), nesnel gerçekliğe ilişkin bir olguyu veya uyaranı betimleyen işaret veya sinyalleri ifade ediyor. Sayılar, harfler, kelimeler, semboller vb. formlarda karşımıza çıkıyor. Standart hale getirilmiş metriklere referansla tanımlandıkları için yanlış veya doğru değeri alıyorlar. Yorumlanmadıkları sürece bir anlam içermiyorlar. Bu yüzden bilgisayarlarca kolayca işlenebiliyorlar.

 

Enformasyon (Information), verilere anlam katacak veya amaç veren bağlam eklendiğinde ortaya çıkıyor. Verilerin, temsil ettikleri durumu açıklayacak şekilde; cümleler, fonksiyonlar veya sorular şeklinde organize edilmesiyle hayat buluyor. Enformasyon, kim, ne, nerede benzeri soruların cevabını veriyor çoğunlukla.

 

Bilgi (Knowledge), çok sayıda enformasyon kaynağının, zamana yaygın bir şekilde bireysel olarak sentezlenerek, kavramsal bir yapıya kavuşturulması veya başka bir ifadeyle kişisel olarak anlamlandırılması ile ulaşılan seviyeyi ifade ediyor. Oluşma aşamasında tecrübe, öngörü ve değerler de devreye giriyor. Çoğunlukla nasıl sorusunun cevabı oluyor. Örtükler ve öznel boyutları var. Nesnel hale getirilebilirlerse enformasyona indirgenmiş oluyorlar.

 

Bilgelik (Wisdom), bir farkındalık durumu. Paradigma veya ilkeler dizisi olup, nihai bağlam ve referans çerçevesi. Bilgilerin bütünü üzerine sorulan neden sorusunun cevabı ile açıklanabilen büyük resim. Doğru/yanlış, etik/etik olmayan ayrımının yapıldığı seviye. Ulvi amacı (greater good) gerçekleştirmek için yapılması gerekenin cevabı.

 

DIKW, alt seviyelerin daha üst seviyeler için malzeme veya yapı taşlarını oluşturduğu bir çerçevedir.

 

Hiyerarşide yukarı çıkmak, yapı taşlarını doğru yöntemlerle sentezleyebilen bir akıl yürütebilme becerisi gerektirir.

 

Analitik akıl yürütme denilen şey ise, piramitte üst seviyelerde yer alan aşamalardan aşağıya doğru hareket ederek, genellemelerin bileşenlerini ve aralarındaki ilişkileri tespit edebilmekten geçer.

 

Piramitte yukarı çıkıldıkça, daha fazla bağlama, anlama ve öznelliğe ulaşılması söz konusudur.

 

Bilgisayarlar klasik kullanımda piramidin ‘Veri’ ve ‘Enformasyon' katmanlarında faaliyet gösteriyorlar. Yapay zeka çalışmaları piramidin ‘Bilgi’ katmanını hedefliyor şu aşamada.

 

Yapay zekadan sonraki aşama ‘BİLGE ZEKA’ (Wise Intelligence) mı acaba ?

 

Çarşamba, 17 Kasım 2021 07:19

DOSTLUK BAŞKA ALIŞVERİŞ BAŞKA

Yazan

 

 

 

Paralel evrenler. Eş zamanlı olarak iki farklı dünyada yaşıyoruz. Birisinde sosyal normlar diğerinde piyasa normları geçerli.

 

Margaret Clark, Judson Mills ve Alan Fiske tarafından ortaya atılmış olan bu görüş; birçok irrasyonel davranışın sebebini açıklıyor.

 

Her iki evrende de karşılıklılık esas. Ancak sosyal normların geçerli olduğu evrende anında geri dönüş beklemiyoruz. Değiş tokuşlar için kesin matematiksel hesaplamalar, fiyat veya ücretler yok.

 

Komşunuz tatildeyken evindeki çiçekleri sulamanızı istediğinde memnuniyetle kabul ediyorsunuz. 10 gün boyunca çiçeklerini suladığınız için, en az iki kez eşinizle yemeğe çıktığınızda çocuğunuza bakması gerektiği gibi bir hesap gelmiyor aklınıza. Ama sizin de ondan bir şey isteyebileceğiniz veya onun da gerektiğinde sizin arkanızı kollayacağı fikri mevcut arka planda.

 

Komşunuz bunun için para teklif etseydi büyük ihtimal kendisini terslerdiniz. Olayı sosyal bağlamdan piyasa bağlamına çektiğinde durum farklı bir hal alıyor. Halbuki bedava yapmaya razıydınız aynı işi. Bir de üstüne para alacaksınız.

 

Müşterileri veya çalışanları ile ilişkilerini arkadaş, dost, aile bağlamına çekmeye çalışan şirketler ve yöneticiler var.

 

Bu sosyal ilişki çoğunlukla tek yönlü oluyor nedense. Sen şirket olarak beni bir yakının gibi gör ve ona göre davran. Ben de seni yakınım veya aile üyesi gibi göreceğim ama, çalışan veya müşteri olarak davranmaya devam edeceğim.

 

Müşteriysen, fiyata, ödeme şartlarına, ürün veya hizmet kalitesine fazla takılma. Aile içinde, dostlar arasında olur böyle şeyler. Rakip firmalardan mal almayı aklına bile getirme. Başkalarını ailene tercih etmeyi düşünmezsin herhalde.

 

Ama sen ödemeni geciktirirsen faiz ödersin. Limitini aşarsan ek mal alamazsın. İndirim filan isteyemezsin. İstesen de alamazsın. Ödemen biraz fazla gecikirse doğru avukata.

 

Yönetim/liderlik uygulamalarında, çalışanları rasyonellikten uzaklaştırmak için sosyal alana çekme bolca kullanılır.

 

Bunu uygulayanlara 'Sosyal bağlama çekme ihtiyacı neden kaynaklanıyor?' sorusu sorulduğunda alacağınız olası cevaplar sanırım şöyle olacaktır.

 

§  Rasyonel anlamda yürürsek çok ilerleyemeyiz. Çünkü onlara rasyonel anlamda ikna edici bir resim sunamıyoruz.

§  Diğerini becerebilecek zeka ve birikim bende yok. Böylesi daha kolay.

§  Onu da yaparım ama böylesi daha eğlenceli.

§  Ben rasyonellik sunsam onlarda anlayacak zeka yok.

§  Onlar mutlu ben mutlu. Fazla karıştırma.

§  Onu da onu da sunuyorum. Fazla vermekte ne sakınca var.

 

 

Bazen uyanık çalışanların başvurduğu da gözlemlenir. Yöneticisine veya patronuna ‘Sizi bir baba yarısı, bir ağabey gibi görüyorum.’ ‘Burası benim ikinci evim.

 

 

Pazar, 14 Kasım 2021 15:41

AKIL YÜRÜTME VE EVRİM

Yazan

 

 

Akıl yürütmenin evrimsel değeri nedir?

 

Akıl yürütme, değer, karar ve yargılarımız için gerçekçi sebepler bulabilme işi.

 

İlk bakışta, çevremizi gerçekçi algılayabilme, doğru kararlar alabilme ve problem çözebilme imkanı ile biz insanları, diğer türlerin ulaşmayı hayal bile edemeyeceği noktalara taşıdığını söylenebilir ?

 

Eğer akıl yürütme bu kadar muhteşem bir şey ise, neden bu özelliğe sahip tek tür biz insanlarız ?

 

Ve akıl yürütme bu kadar işe yarayan ve etkili bir şey ise, neden neredeyse hiç bir konuda görüş birliğine ulaşamıyoruz ?

 

Gerçeğe yaklaşan çıkarımlar yapabilme acaba yan ürün olabilir mi ?

 

Yani insan türüne asıl faydası başka bir şey olabilir mi?

 

%3-5'lik bir azınlığın gerçeğe yaklaşan çıkarımlar yapıp diğerlerini ikna etmesi ve peşinden sürüklemesi türün devamı için yeterli miydi?

 

Hatta gerçekle çok fazla örtüşmeyen sebeplere , yani başarısız akıl yürütmelere rağmen, iyi organize olabilen gruplar hayatta kalıp, genlerini aktarabilmede diğerlerine avantaj sağlamış olabilirler mi?

 

Sebep bulma/sunma işi, başka bir ifadeyle rasyonellik, aslen diğerlerini ikna etmek için evrilmiş bir özellik olabilir mi?

 

Her bireyin kendi gerçeğini keşfetmesi ve bunun da nesnel gerçek olması yoluyla bireyin hayatta kalma ve genlerini aktarma şansını artırması, bu nedenle evrimsel olarak akıl yürütme özelliğinin sonraki nesillere geçmesi yaklaşımı şüpheli. 

 

O durumda yanlış akıl yürütenlerin elenmesi, üreyememesi ve soylarının tükenmesi gerekirdi. Öyle olsaydı, günümüzde akıl yürüten tüm bireylerin nesnel gerçeklerde görüş birliğine varması gerekirdi. Çok temel konularda dahi herkesin farklı tellerden çalması bu önermeyi doğrulamıyor.

 

Evrim tek tek bireylerin faydası ile ilgilenmiyor benim anladığım haliyle.

 

Türün devamı için bireyin faydasının göz ardı edilmesi, hatta bireyin feda edilmesi söz konusu birçok farklı canlı türü örneğinde.

 

Dolayısıyla, akıl yürütmenin evrimsel manada bireyin faydası ile ilgili olmadığını düşünüyorum.

 

Herkesin farklı akıl yürütmesi sonucu ortaya çıkan binlerce, yüzbinlerce farklı akıl yürütme içinden, birkaç adet gerçeğe yakın sonuç çıkıp, bunların insanlığın bilgisini geliştirmesi, akıl yürütebilme özelliğinin faydası olabilir. Binlerce deniz kaplumbağası yavrusundan 2-3 adedinin hayatta kalarak türün devamını sağlaması gibi.

 

100.000 yıl önceki koşullar düşünüldüğünde bu strateji pek yakın gelmiyor bana. Bilginin kaydı ve paylaşımı sınırlı. Yazı yok, iletişim sınırlı.

 

Hayatta kalmak için grup oluşturmak, üyelerin grupta kalmalarını sağlamak ve üyeleri harekete geçirmek önemli.

 

Diğerlerini ikna için oluşturulan hikayenin tutarlı olması ve hedef kitleye sebep sunması gerekli.

 

 

 

 

 

 

Çarşamba, 03 Kasım 2021 16:34

TÜMEVARIM HİNDİSİ – INDUCTIVIST TURKEY

Yazan

 

 

Hikayemizin kahramanı hindi, çiftlikteki ilk günlerinde ne olup bittiğini anlamaya çalışmaktadır.

 

Kendisini besleyen çiftçi ile ilgili ne düşünmesi gerektiğine karar veremez.

 

Çiftliğin güvenli ortamında, çiftçi tarafından düzenli bir şekilde sunulan kolay besinin tadını çıkarırken, doğrudan sonuca atlama konusunda temkinli davranmaktadır.

 

Günler geçtikçe yavaş yavaş olayı anlamaya başlar.

 

Çiftçi her sabah aynı saatlerde onları beslemektedir. Yağmurlu günde, güneşli günde. Soğukta, sıcakta. Hafta başında, ortasında, sonunda.

 

Çiftçinin iyi birisi olduğunu düşünmeye başlamıştır. Bu kadar fazla sayıda sürekli aynı şekilde tekrarlayan gözlemden sonra başka bir sonuca varmak abes olur.

 

Bilimsel yöntem bile aslen, tekrarlayan gözlemlerden sonuca ulaşmayı temel alan tümevarım değil midir ki.

 

Artık rahatlamıştır. Güvenli ortamın, kolay besinin tadını çıkarır. Ta ki o gün gelene kadar.

 

Karlı o sabah çiftçi her zamanki saatinde gelir. Üzerinde farklı bir kıyafet vardır, kırmızı beyaz. Bir de başında kırmızı noel baba şapkası.

 

Ponzilerin, organize finansal dolandırıcılıkların ve büyük finansal balonların hikayeleri de benzer özellikler taşır.

 

Tekrarlayan gözlemler çok ikna edicidir. Sürü davranışı ve bilumum bilişsel yanılgı etkisiyle daha da ikna edici olurlar.

 

Kripto paralar, sebepsiz sürekli yükselen hisse veya varlık fiyatları bu konuda iyi birer örnektir.

 

‘Tümevarım Problemi’, Bertrand Russel tarafından ortaya atılmış ve Carl Popper tarafından geliştirilmiştir. 

 

 

 

 

Bundan 15-20 sene önce, varlıklı bir ailenin kızıyla hayatını birleştirme kararı alan bir arkadaşıma, müstakbel eşinin hangi üniversite mezunu olduğunu sormuştum. Aldığım cevap beni şaşırtmıştı. Üniversitede okumadığını, İsviçre’de ‘Leydilik Okulu’nu bitirdiğini söylemişti.

 

İlk şaşkınlık sonrası yaptığım araştırmada,  genç kadınlara yönelik ‘Charm School’ ya da ‘Finishing School’ olarak geçen bir okul konsepti olduğunu öğrenmiştim.  Genç kadınları, varlıklı insanların dahil olduğu cemiyet hayatına hazırlama amacına yönelik eğitim veren bu okulların; sosyal zarafet ve üst sınıf kültürel ritüellere odaklandığını öğrenip biraz daha fazla şaşırmıştım.

 

O ana kadar bu tip okulları, 17-18 yüzyıla ilişkin dönem filmlerinde rastlanacak bir kavram olarak düşünmüştüm. Bana biraz çağ dışı gelmişti.

 

Hayat beni kurumsal eğitim arenasına sürüklediğinde, davranışlara odaklanan eğitimler pek revaçta değildi. Sonra sonra, ‘Soft Eğitim’ ve ‘Kişisel Gelişim Eğitimi’ kavramlarıyla tanıştım.

 

‘Soft’ tarafta eğitmen olmak için sertifikasyonları tamamlamama rağmen, bir türlü bünyemin kabul etmediği bir şeyler vardı. Kurumsal hayatta yıllar geçirmiş koca koca insanlara ilişkilerini nasıl yöneteceklerini anlatmak, insanları etkileyerek peşinden gelmelerini sağlayacak davranış kalıplarını göstermek absürd geldi. Bir de bunları uygulatarak benimsetmeye uğraşmak, biraz terbiye eğitimi gibi geldi.

 

Sonrasında benim bu iş için uygun olmadığıma karar verdim. Böyle bir talep vardı ancak, ben inanmadığım, doğru bulmadığım şeyi yapmayacaktım.

 

Halen bakış açım çok değişmedi. İnsanlara davranış ve görgü kuralları ile ilgili eğitimlerin, ailede ve ergenliğe kadar olan dönemde okullarda verilmesi gerektiğini düşünüyorum.

 

Diğer taraftan her eğitim kişiseldir ve her eğitim gelişimdir. Burada, varsa, entelektüel serzeniş; davranış/terbiye merkezli yetişkin eğitimlerinedir.

 

 

Cuma, 22 Ekim 2021 06:37

‘MELİ’ ‘MALI’ CILAR

Yazan

 

 

Siz de evrene ‘MELİ’ ‘MALI’ mesaji gönderenlerden misiniz ?

 

Toplantılarda sürekli olarak kendisinden rol çalan iş arkadaşından rahatsızlığını dile getiren bir tanıdığınız olmuştur, büyük olasılıkla ?

 

Ya da eşinin sürekli sergilediği bir davranışla ilgili defaatle size serzenişte bulunan ?

 

Veyahut yöneticisinin kendisine terfii önerisi getirmediğinden yıllardır şikayet eden ?

 

Durumu kendilerine iletip iletmediklerini sorduğunuzda; genellikle şunlara benzer cevaplar alırsınız.

 

"İyi de böyle yapmaMALI."

 

"Böyle davranmaması gerektiğini bilMELİ."

 

"Beni terfii ettirmesi gerektiğini ben söylemeMELİyim."

 

Rasyonel düşünen veya öyle olduğunu sanan insanların sıklıkla düştüğü tuzaklardan birisidir; evrene 'MELİ' 'MALI' mesajı göndermek.

 

Kaldı ki, en doğru, gerçekçi ve rasyonel tespit o yönde olabilir.

 

Evrene 'MELİ' 'MALI' göndererek bir sonuç elde etmek pek mümkün değil. En azından bugünün teknolojisi ile.

 

 

 

Çarşamba, 20 Ekim 2021 13:47

AKIL YÜRÜTME – ÇIKARIM - İNOVASYON

Yazan

 

 

İnovasyonun akıl yürütmeden farklı bir şey olduğu düşünülür genelde. Mantık ve rasyonellikle inovasyon bağdaştırılmaz.

 

Görseldeki kişi bundan 2200 yıl önce dünyanın çevresini ufak bir hata payı ile hesaplamış olan Eratosthenes.

 

Eratosthenes'in dünyanın çevresini hesaplamasının hikayesi inovasyon ve akıl yürütme ilişkisi açısından iyi bir örnek.

 

Akıl Yürütme = Çıkarım Yapmak = Anlamlandırmak

 

Peki nedir çıkarım yapmak ?

 

Örneğin, görüş alanımızdaki objeye baktığımızda, onun yaklaşık ne kadar uzaklıkta olduğunu belirleyebiliriz.

 

Aslen gözlerimizden çıkan bir mezura yok. Gölgeler, perspektif, açılar, ölçekler vb. mevcut verileri kullanan beynimiz, otomatik çıkarım yapar mesafe ile ilgili.

 

Bu şekilde otomatik çıkarımlar yapabilme sadece biz insanlara has bir özellik değil bu arada. Diğer türlerde de gözlemleniyor.

 

İnsan türünün farkı, bilinçli çıkarım yapabilen, verileri bir amaca yönelik anlamlandırabilen, bilinen tek tür olması.

 

Örneğin başka hiç bir tür, Eratosthenes'in yaptığı gibi, elinde mevcut olan gölgelere ilişkin veriyi, develerle adam gönderip ölçtürdüğü iki şehir arasındaki mesafe verisiyle birlikte kullanıp, dünyanın çevresini hesaplama becerisi gösteremez.

 

Veri her yerde ve erişim kolaylığı tarihteki en yüksek seviyesinde.

 

Bilmek, hatırlayabildiğin veya ulaşabildiğin verilerin miktarı ile alakalı bir kavram değil.

 

Verileri ne derece gerçekçi anlamlandırabildiğin ve ne kadar gerçeğe dayalı çıkarımlar yapabildiğinle alakalı.

 

Mevcut veriden daha önce yapılmamış çıkarımları yapma veya yeni bir şekilde anlamlandırma işi ise inovasyon.

 

 

Cuma, 15 Ekim 2021 08:45

SPHEXISHNESS – MERKEZ BANKASI

Yazan

 

 

Görseldeki böcek ailesinin genel ismi ‘Sphex’. Aslen bir ‘Wasp’ türü olan bu böceği, dilimize ‘Kazıcı Yaban Arısı’ olarak çevirmek mümkün.

 

Türün ilginç bir özelliği var. Aslen yetişkinler çiçek nektarı ile besleniyor. Ancak genç bireylerde durum biraz farklı.

 

Dişi Sphex yumurtlamadan önce toprağa bir yuva kazıyor. Akabinde çıkıp bir böcek avlıyor. Zehri böceği öldürmüyor fakat felç ediyor.

 

Felç olmuş böceği kazdığı yuvaya koyup, içerisine bir adet yumurta bırakıyor. Yumurtadan çıkan yavru felç olmuş böceği canlı canlı yiyerek hayata adım atıyor.

 

Asıl konu bu değil diğer taraftan. Sphex’in avını deliğe sokmadan önce sergilediği davranışlar bilim insanlarınca inceleme konusu olmuş.

 

Sphex avını yuvaya getirdiğinde, her zaman avını deliğin hemen ağzına bırakıp, kontrol etmek için deliğin içerisine giriyor. İçeride bir tehlike yoksa dışarı çıkıp avı içeri çekiyor. Yumurtasını bıraktıktan sonra uçup gidiyor.

 

Sphex deliği kolaçan etmek için içeri girdiğinde, bilim insanları bıraktığı avın pozisyonunu 2-3 santim değiştiriyor. Deliği kontrol edip dışarı çıkan Sphex, avın yerinin değiştiğini görünce, avı tekrar deliğin ağzına getirip deliği kontrol etmek için içeri giriyor.

 

Sphex içeri girdiğinde, bilim insanları tekrar avın yerini birkaç santim değiştiriyor. Dışarı çıkan Sphex, avının yerinin değiştiğini görüp, tekrar yuvanın ağzına getiriyor ve tekrar kolaçan etmek için deliğe giriyor.

 

Defalarca aynı yer değiştirmeyi yapan bilim insanları, her seferinde Sphex’in aynı tepkisiyle karşılaşıyorlar. Bir seferinde bilim insanları pes etmeden önce 40 defa avın yerini değiştiriyor.

 

Bu deneylerden sonra, bazı bilim insanları ve filozoflar tarafından benzer insan davranış kalıplarını tanımlamak için ‘Sphexishness’ kavramı kullanılmaya başlıyor.

 

Her seferinde aynı şeyi yapıp, benzer olumsuz/yetersiz sonuçlar elde eden, ancak buna rağmen aynı şeyi denemekten vazgeçmeyen insanlar için.